İstanbul Lale Müzesi

LALE MÜZESİ VE EMİRGAN KORUSU

Bahar gelmişse, Nisan Mayıs aylarında laleler açmışken İstanbul'daysanız Emirgan Korusu ve Lale Müzesini ziyaret etmelisiniz. Öncelikle müzeden bahsedelim. Müze yapısı; 1871-78 yılları arasında Emirgan Korusu köşklerine ait ahır ve hizmetlilerin ihtiyaçları için yapılmış (çamaşırhane, fırın...) birimler olduğu düşünülmektedir. Müze ve bulunduğu alanda yapı izlerini görebilirsiniz. 

 

 

    Müze içerisinde bu topraklarda meşhur olan lalenin öyküsü, çeşitleri, lalenin simgesel anlamları ve motif olarak farklı sanat eserlerinde kullanımı görülmektedir. Lalenin Anadoluda Türkler tarafından bilindiğini gösteren motiflere Anadolu Selçuklu dönemi yapılarını (Alaaddin Köşkü, Kubadabat Sarayı ve Beyşehir Eşrefoğlu Cami...)  süsleyen çinilerde görülmektedir. 16. yüzyılda lalenin çini sanatındaki yeri meşhur İznik çinileriyle devam etmiş günümüze kadar da lale motifinin çinide popüler kullanımı devam etmiştir.

              

 

 

 

 

 

 

İstanbul Lalesi

Lalenin yabani bir çiçek değil de bir bahçe çiçeğine dönüşmesi 16. yüzyılda İstanbul'da gerçekleşmiştir. Lale-i Rumi denilen İstanbul Lalesi giderek ünlenmiştir. İstanbul Lalesi; çiçeklerinin badem biçiminde ve çiçek örtüsü parçalarının biz gibi sivri, ince ve uçlu olması ile diğer lale çeşitlerinden ayrılır. 

 

 

Yalnız İstanbul Lalesi değil laleye olan ilgi arttığından farklı bölgelerden getirilen lalerle çeşitlendirilmiştir. Sultan IV. Murat'ın Bağdat seferi dönüşünde beraberinde getirdiği 7 çeşit kültür lalesi verilen önemi ve çeşitliliğe karşı duyulan ilgiyi göstermektedir. 

 

 

Türk külrütünde laleye verilen önem çiçek olmasının dışında kelime ve harflerinin anlamı açısından dini bir önem taşır. Farsça bir sözcük olan lale, hilal ve Allah aynı harflerle yazılması ve ebcet hesabına göre 66'dır. Bu nedenle özellikle 16. yüzyıl çinileriyle süslü klasik Osmanlı Dönemi cami süslemelerinde ve daha sonrasında sıkça yer verilmiştir.

 

Lale'nin İstanbul'dan  Avrupaya Serüveni

Lale Anadolu’da 12.. yüzyıldan itibaren süs bitkisi olarak kullanılmaya başlandığı düşünülmektedir. Lâlenin Türkiye’den Avrupa’ya ne zaman götürüldüğü kesin olarak bilinmemektedir. 1559 Nisanında Augsburg’da (Almanya) Hewart’ın bahçesinde çiçek açan lâle türü İsviçreli tabiat bilgini Konrad Gesner tarafından “tulipa turcarum” (Türk lâlesi) olarak adlandırılmıştır. (Turhan Baytop İslam Ansiklopedisi Lale maddesi)

Kanuni Sultan Süleyman'ın seferinden sonra Avusturyadan gelen elçi İstanbul bahçelerine ve lalesine hayran olur. 16. yüzyılda avrupaya taşınan hediye edilen lale soğanı daha sonra bugünün Hollandasında 17. yüzyılda lale çiçeği popüler olmuştur.

 

Ülkemizde zamanla Lale Müzesi ve Lale Vakfı kuruluş amacı: Türkiye genelinde lalelerin yaygınlaştırılması, lale türlerinin araştırılarak çoğaltılması, ulusal ve uluslararası platformda tanıtılması, bilinirliğinin artırılması ve üretiminin geliştirilmesi ile lalelerin korunmasını sağlamak; lalenin Türk kültür ve sanat hayatındaki yeri, konumu hakkında araştırmalar yapmaktır.

Emirgan Korusu Laleleri ve Korudaki Diğer Yapılar

Emirgan Korusu 16.yüzyıldan itibaren bir bölümü mesire yeri olarak halka açık olarak kullanılmış, 1943’te belediye mülkiyetine geçmesiyle korunun tamamı halka açılmıştır. Sultan Abdülaziz döneminde Mısır Hıdivi İsmail Paşaya bağlanan koruya bu dönemde 19. yüzyılda ünlü mimar Sarkis Balyan tarafından yapılan av ve misafir ağırlamak için kullanılan Sarı Köşk başta diğer köşkler (günümüze özgün hallleriyle ulaşamamış olsa da) korunun özel yapılarıdır. Lele Müzesi ve vakfının yer aldığı bu dönemden kalmış olduğu düşünülen tuğla örgü mimari kalıntılar, kemerli yapılar korunun farklı alanlarında bulunmaktadır.

 

 

Emirgan Korusundaki laleler farklı renk ve çeşitlilikte yüzbinlerce metrekarelik alanda her yıl değişen peyzaj düzenlemeleri ile karşımıza çıkmaktadır. Koru içinde aralarında çam, servi, ıhlamur, erik, şeftali gibi ağaçlar bulunan yaklaşık 120 ağaç çeşidi ve iki de gölet bulunmaktadır. Boğaza nazır manzarası, lalenin yüzlerce çeşidinin özel düzenlemelerle doğa içerisinde yer alması, yüzlerce yılık ağaçlar, tarihi yapı kalıntıları ve daha bir çok şeyi barındırıyor. Gitmişken müzeye uğramalısınız çünkü lale konusu kültürümüzün de bir parçası.

 

 

Müzede geçici sergiler ve etkinlikler düzenlenmektedir. Biletler tam 50 TL, 65 üstü ve öğrenciler 25 TL, yabancı ziyaretçi 100 TL ve müzede Müzekart geçmemektedir.