Likya Yolu Öncesi Fethiye (Telmessos) Merkez Gezi Rehberi (1. Bölüm)

Merhaba. Bu yazımızda dünyanın en güzel ve en uzun yürüyüş rotalarından biri olan Likya Yolu’nu adımlamayı planlayanlar için Fethiye yani Antik dönem adıyla Telmessos’un tarihi kültürel mirası hakkında detaylı bilgiler sunacağız. Bilindiği üzere Likya Yolu Fethiye (Ovacık)’den başlayıp Antalya’ya kadar uzanan Likya Uygarlıkları’na ait önemli antik kentler ile birlikte eşsiz doğası, fauna ve florasıyla yürüyenleri adeta büyüleyen ülkemizin ve dünyanın en özel trekking eteplarından biridir. Ancak, genellikle Likya Yolu’nu adımlamak isteyenlerin ilk durağı Fethiye olmasına rağmen ne yazık ki Fethiye es geçilip Ovacık’tan yürüyüşe başlanıyor. Oysa ki Antik dönemin Telmessos’u günümüz Fethiye’si içinde barındırdığı kültürel mirası ve doğası ile gezilesi ayrıca vakit ayrılası güzelliktedir. İşte bu yazımızda Likya Yolu’nu adımlamadan önce neden Fethiye’yi gezmeliyim? ya da Fethiye’ye gelip burada nereleri gezebilirim? diyenlere dolu dolu bir yazı ile Fethiye’nin mutlaka görülmesi gereken önemli kültürel miraslarını tanıtacağız.

Likya Yolu Haritası

Ama öncesinde kısaca Fethiye (Telmessos)’nin tarihinden bahsedersek konu daha iyi anlaşılacaktır. Telmessos, Likya Bölgesi’nin batı kıyısında günümüzde Fethiye olarak adlandırılan yarımada üzerinde yer almaktadır. Telmessos şehrinin kurulduğu Fethiye Körfezi (Glaukus Sinuz)’nin iskanı, yapılan araştırmalarda MÖ. 2. bin yıldan daha eskiye Erken Bronz Çağı (MÖ. 3000-2000)’na kadar gitmektedir. Antik dönemde Karia ve Likya Bölgesi arasında Likya Birliği içerisinde bulunan kent, konumundan dolayı ticaretteki önemli limanlar arasındaydı. Karia ve Likya’da üretilen başta hububat olmak üzere şarap, zeytin, bal gibi ürünler ile selvi, karaçam, sedir ve ardıçtan elde edilen keresteler, deri ve yünlü dokumalar Akdeniz üzerinden Mısır’a ve Batı Avrupa kıyılarına Telmessos limanından ulaştırılmaktaydı. Telmessos sırasıyla Pers (MÖ. 500’lü yıllar), Büyük İskender (MÖ. 334), Bergama Krallığı (MÖ. 188) ve Roma (MÖ. 133) hakimiyetine girmiş, MÖ. 2. yüzyılda Likya Birliği’nin Myra ve Tlos ile birlikte en önemli kenti olmuştur.

Charles Fellows 1847 (Telmessos Gravürü)

Roma döneminde adı Latince uzak anlamına gelen “Makri” olarak değiştirilen kent, gerçekten de Roma’ya hayli uzaktı. MÖ. 240 ve MÖ. 141 yıllarında bölgede meydana gelen depremlerle eski gücünü yitirmeye başlayan kentteki liman da hem Roma’ya uzak olması hem de ticaret yollarının değişmesiyle eski gücünü kaybetmeye başlamıştır. Bizans döneminde Myra (Demre) metropolitliğine bağlı bir piskoposluk olan Makri, 8. yüzyılda Bizans İmparatoru 2. Anastasius döneminde (713-715) imar edildi ve adı “Anastasiupolis” olarak değiştirildi. Fakat kentin adı, 9. yüzyılda tekrar Makri’ye dönmüştür. Makri, 13. yüzyılın (1282-1283) son çeyreğinde Menteşe Bey tarafından fethedilerek Menteşe Beyliğine dâhil edilmiştir. 1389-1400 yılları arasında Menteşe beyliğinin bütün topraklarını alan Yıldırım Bayezıt tarafından Osmanlı topraklarına dâhil olan Mekri, artık “Megri/Meğri” olarak  anılmaya başlanmıştır. 1913-14 yılları arasında ise Meğri adı, ilk hava şehitlerinden Fethi Bey’in anısına Fethiye olarak değiştirilmiştir.

Fethiye’nin zengin tarihi, beraberinde birçok önemli eser ve tarihi anıtın oluşmasını sağlamıştır. Fethiye; tiyatrosu, kalesi, kaya mezarları, Likya tipi lahitleri, Bizans dönemi manastırları ile Kayaköy gibi önemli bir yerleşime sahiptir. Fethiye çevresinde ortaya çıkarılan eserlerin birçoğu günümüzde Fethiye Müzesi’nde sergilenmektedir ki Fethiye gezi rehberimizde ilk durağımız Fethiye Müzesi olacak.

Fethiye Müzesi

Fethiye’de ilk müze çalışmaları, 1962 yılında dönemin kaymakamı Recep Ceylan’ın girişimleri sonucu, Fethiye ve çevresinden toplanan eserlerin belediye binası olarak kullanılan yapının altındaki iki küçük odanın müze olarak faaliyet yürütmesi ile başlamıştır. 1987 tarihinde ise müze, günümüzde Fethiye Müzesi olarak kullanılan yapıya taşınmıştır. Müzenin Dış Teşhir, Arkeoloji ve Etnografya Seksiyonları’nda Fethiye ve çevresinden vatandaşlarca müzeye getirilen eserler ile müze sorumluluğundaki kazılarda ortaya çıkarılıp müzeye getirilen eserler sergilenmektedir. Müzenin bahçesine yayılan dış teşhirde;  Likya tipi lahit mezarlar, zeytin öğütme taşları, heykeller ile Tlos Izraza Anıtı gibi Likya kültürünün önemli eserleri ziyaret edilmektedir.

Arslanlı Lahit

Müzenin iç mekanındaki Arkeoloji Seksiyonu’nda; MÖ.3. binden başlayarak Bizans Dönemi sonuna kadar tarihlenen heykeller, heykel başları, seramik, cam ve metal eserler ile sikkeler ayrıca, Likçe'nin çözümlenerek okunmasında rol oynayan Üç Dilli (Tringual stel) yazıt gibi önemli eserler; Etnografya Seksiyonu’nda ise Teke yöresine özgü dokuma, kıyafet, takı ve süs eşyaları ile ev gereçleri gibi folklorik eserler sergilenmektedir. Yine bu salonda Üzümlü çevresinde dastar dokumacılığında kullanılan çalışır durumdaki tezgâh da görülebilmektedir.

Helenistik Dönem Seksiyonu'ndan

Letoon Antik Kenti Apollon Tapınağı Mozaik Pano

( Lir: Apollon - Ok ve Yay: Artemis'i simgeler)

Amintas Kaya Mezarı, Fethiye’nin ardını yasladığı dağın yüksek kesiminde ev tipi ve tapınak tipli diğer kaya mezarları ile birlikte Likya Uygarlığına ait en önemli anıtlardan biri olup kentin simgesi haline gelmiştir. Günümüzde yüze yakın merdivenle çıkılan kaya mezarı, kare plinthoslu (sütunların oturduğu süslemesiz taş blok) bir kaide üzerinde yükselmektedir. Attik-Ion tipli kaideye sahip olan kaya mezarı, Ion düzenli ve in Antis (dışa çıkıntılı ante duvarlarının arasında bulunan iki sütunlu tapınak tipi) planlı olup MÖ. 4. yüzyıla tarihlenmektedir.

Amintas Kaya Mezarı

Mezar, doğu ante duvarının orta bölümündeki “Hermapias oğlu Amyntas” yazısından dolayı “Amintas Kaya Mezarı” olarak anılmaktadır. Üçgen alınlıklı tapınak tipli mezarın cephesi, deforme olmuş kartal figürlü akroterle sonlandırılmıştır. Bunun yanında üçgen alınlığın köşelerinde de yine deforme olmuş hayvansal akroterler görülmektedir. Kaya mezarının dört kanatlı kapısı, yine tapınakların süslü ve anıtsal kapılarını anımsatır. Mezar içinde üç kline (mezar içerisinde üzerine ölülerin yatırıldığı genellikle taştan yapılmış sedir) yer almaktadır. Amintas Kaya Mezarı ile hemen doğusundaki dik yamaçta yer alan ev tipi ve tapınak tipli diğer mezarlar, Likya Bölgesi’nin ahşap işçiliği hakkında bilgi veren en iyi örneklerdir.

Kaya Mezarı Giriş Kapısı

Kline Bölümü

Diğer Kaya Mezarları

Fethiye’nin merkezinde, yat limanı ile Şehit Fethi Bey parkının karşısında yer alan tiyatro, Likya Bölgesi’nde ana kayaya oyularak inşa edilen ve mimari formları ile erken dönem özellikleri görülen tiyatrolar arasındadır. Boyutuna göre Likya Bölgesi’nin orta ölçekli tiyatroları arasında bulunan Telmessos Tiyatrosu, Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi (Augustus)’ne tarihlenmekte olup kuzeybatıya yani denize bakmaktadır. 5000 kişilik Telmessos Tiyatrosu’nun at nalı formundaki cavea (tiyatrolarda oturma sıralarının bulunduğu bölüm)’sı, tüm Lykia tiyatroları içerisinde alansal olarak en fazla yamaca yaslanmış olanıdır. Kayaya oyularak yamaca yaslanan 16 oturma sırası, ana kayanın olmadığı yerde blok taşlarla oluşturulmuştur.

Telmessos Tiyatrosu

Tiyatronun dairesel orchestra (sahne bölümü)’sı 26 m. çapındadır. Sahne binası, Geç Antoninler ve Severus dönemlerinde (MS. 2. yüzyıl-3. yüzyıl ilk çeyreği) çok zengin kabartma ve bezemelerle yenilenmiştir. Ancak sahne binası, temel seviyesinde günümüze geldiğinden bu süslemlerin çok az kısmı Fethiye Müzesi’nde sergilenmektedir. Bunun yanında, MS. 2. yüzyıl sonu-3. yüzyıl başında orchestranın önündeki oturma sıraları sökülerek duvar örülmüş ve bu alan gladyatör ve hayvan dövüşlerinin yapıldığı arenaya çevrilmiştir.

Charles Texier 1892 (Tiyatronun Planı)

Telmessos Tiyatrosu’nun oturma sıraları, 1937 yılındaki kentsel imar çalışmaları sırasında sökülerek Fethiye’de yeni yapılan kordon inşaatında, Çarşı Camisi temelinde, Fethiye Kemer Ören Çayı Köprüsü’nde ve İstanbul’da Yenikapı dalgakıran inşaatında kullanılmıştır ki bu nedenle caveada boşluklar oluşmuştur. Ayrıca tiyatronun analemma duvarı (caveayı iki yandan sınırlayan istinat duvarı), yüksek destek duvarıyla çevriliyken, bugün bu duvardan sadece izler kalmıştır. Analemma duvarının bazı bölümleri ne yazık ki zaman için evler tarafından işgal edilmiştir. 2012 yılında restorasyon çalışmaları kapsamında onarım geçiren tiyatro, günümüzde tam olarak ayağa kaldırılamamıştır. Günümüzde modern yerleşim antik kentin üzerine kurulduğundan tiyatronun denizle bağlantısını kesilmiş, tiyatro çevresindeki yapılaşmadan dolayı da tiyatronun bulunduğu bölgedeki kaya nişleri, Likya tipi lahitleri ve tiyatronun önemli kısımlarını atıl durumada bırakmıştır.

Tiyatronun Restorasyon Öncesi Hali (Emrah Aydınalp)

Fethiye’nin sırtını dayadığı dağın yüksek kesiminde Fethiye Kalesi yer almaktadır. Amintas Kaya Mezarı’na yakın, Fethiye’ye hakim bir konumdaki kalede kazı ve restorasyon çalışması yapılmadığından atıl durumdadır. Birkaç burç ve burçları biribirine bağlayan yarı yıkıntı halde sur duvarlarını görebiliyoruz. Yeterli düzeyde kazı veya yüzey araştırması yapılmadığından kalenin tam olarak hangi dönemde inşa edildiğini bilemiyoruz. Ancak Roma Dönemi’nde var olan kalevari yapının genişletilerek sonraki dönemlerde de kullanılıp günümüze ulaştığını var sayabiliriz. Bunun yanında kalenin alt tarafında tamamen ana kayaya oyulmuş, Telmessos Antik Kenti’nin ilk tiyatrosunun (günümüzde limanın karşısındaki tiyatrodan hariç) kalıntıları bitki örtüsünün altında kaybolmuş durumdadır.

Fethiye Kalesi

Fethiye, Likya tipi lahitleri ile de ünlüdür. Bunlardan birine Amintas Kaya Mezarı’na giderken yol ortasında rastlıyoruz. Bunun hemen ilerisinde bir bahçe içerisinde kırık dökük çeşitli Likya tipi lahitler karşımıza çıkıyor. Limandaki tiyatronun çevresinde de bu lahitlerden görmek mümkün.

Atıl Durumdaki Lahitler

Ancak en anıtsal ve süslü lahit, Fethiye Nüfus Müdürlüğü karşısında bahçenin içerisinde yer almaktadır. MÖ. 4. yüzyıla tarihlenen lahit, semerdam kapaklı olup bu kısımdaki hatıl ve kaset işlemeler, Likya’nın ahşap işçiliğinin taşa yansımış halidir. Lahtin en önemli özelliği kapağının her iki yan uzun yüzünde savaş sahnesini içeren kabartmalarının olmasıdır. Bunun yanında kapağın her iki alınlığında da savaş ve ziyafet sahneleriyle işlenmiş figürler görülmektedir.

Anıtsal Lahit

Savaş Sahnesi

Kabartma Figürler

Likya Yolu’na başlamadan önce dolu dolu bir tam günde Fethiye’yi keşfedebilirsiniz ki buradaki izlenimleriniz Likya Yolunu adımlarken karşınıza çıkacak doğal ve tarihi zenginlikler öncesinde iştahınızı daha kabartacaktır. Şimdilik Fethiye merkezinde yürüyerek rahatlıkla ulaşabileceğiniz kültürel mirasımızı sizler için derleyip tanıtmaya çalıştık. Serimizin ikinci bölümüde Likya Yolu başlangıç noktasına yakın konumdaki “Kayaköy” ve “Afkule”den bahsedeceğiz.