Likya Yolu Öncesi Kayaköy-Afkule-Gemiler Adası Gezi Rehberi (2. Bölüm)

Likya Yolu öncesinde, Fethiye (Telmessos) merkezindeki yapıları serimizin ilk bölümünde tanıtmıştık. Serimizin ikinci bölümünde ise Kayaköy, Afkule ve Gemiler Adası’ndan bahsedeceğiz. Ama öncesinde konunun daha anlamlı hale gelmesi için Kayaköy’ün konumu ile kısaca tarihine değineceğiz.

Muğla ili, Fethiye ilçe merkezinin 8 km güneybatısında yer alan Kayaköy, Güneybatı Anadolu’nun Teke yöresinde olup Fethiye ile Ölüdeniz körfezleri arasındaki yarımada üzerine kurulmuştur. Yarımadanın doğusunda Mendos dağı (1758 m), güneydoğusunda Babadağ (1969m) uzanır.

Fethiye-Kayaköy Haritası

Antik dönemde Lykia Bölgesi’nin en önemli kentlerinden Telmessos (Fethiye)’un üst yerleşimi olan Karmylassos (Kayaköy) hakkında ünlü coğrafyacı Strabon; Antikragos Dağı’nın yamacında, dar ve derin bir dere yatağının oluşturduğu vadi üzerine kurulduğundan bahsetmektedir. Bununla birlikte, Karmylassos ile ilgili bilimsel çalışmaların yetersiz olması bölgenin tarihi hakkındaki bilgimizi sınırlamaktadır. Ancak, Kayaköy ve çevresinde MÖ. 4. yüzyıla ait üç adet Likya tipi lahit ile kaya mezarı, bölgede ulaşılabilen en eski kalıntıları oluşturmaktadır.

Antik dönemde, Karia-Pamphylia-Lykia bölgelerine sınırı olan Karmylassos, sırasıyla; Likya, Büyük İskender, Roma ve Bizans hakimiyeti sonrasında 1284 yılında Menteşe oğullarının eline geçmiş, 1424 yılında ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde “Levissi” olarak adlandırılan Karmylassos, bölgedeki en eski ve en büyük Rum yerleşimidir. 2. Bayezid dönemine ait 39 numaralı Osmanlı Tahrir (vergi) defterlerinden yerleşimin ikiye ayrıldığı Türkmen ve yörüklerin Kayı Köyü ile Taş Kayı Köyü’nde, Rumların ise Elviz köyünde yaşadığı belirtilmektedir. Kınalı, Keçiler, Belen gibi Türk obalarının yerleştirildiği bölgenin adı kaynaklarda “Kayı Köyü” olarak geçmesine rağmen günümüzde yanlış kullanımla “Kayaköy” şeklinde adlandırılmaktadır. 1923 yılındaki nüfus mübadelesinden sonra Levissi’de yaşayan Rumlar, Yunanistan’a gönderilmiş, Batı Trakya’da yaşayan Türkler ise Kayaköy’e yerleştirilmiştir. Atina’ya yerleşen Rumlar, “Nea Makri (Yeni Makri)” adında yeni bir yerleşim kurarken, Kayaköy’e yerleşen Türkler ise kısa süre sonra su sıkıntısı nedeniyle çeşitli yerlere göç etmiştir. İkinci kez boşalan Kayaköy’e bir daha kimse yerleşmemiş hayalet bir yerleşim olarak günümüze ulaşmıştır. Ancak, özellikle 1990’lı yıllardan sonra bölgenin turizm potansiyelinin arttırılmasıyla nüfus tekrardan hareketlenmiş, 2000 sonrasında ise dikkat çekici bir şekilde artmıştır.

Kayaköy, 1988 yılında Özel Çevre Koruma Bölgesi, 1991 yılında ise İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından "Kentsel ve 3. Derece Arkeolojik Sit" ilan edilmiştir. Bunun yanında; Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 2011 yılında Kayaköy'ü 736 sivil mimarlık ve manastırlar, şapel, sarnıç, rüzgar değirmeni, fırın gibi anıtsal toplam 24 dinsel ve kültürel yapıdan  oluşan " 1. Grup Anıtsal Yapı" olarak tescil etmiştir. Son araştırmalarda ise Kayaköy’de bugün Rumlardan kalma, 2000’e yakın taş ev, eczane, kız ve erkek okulu, çeşmeler, sarnıçlar, dükkanlar, 2 yel değirmeni, 14 şapel, 2 büyük kilisenin kalıntısı bulunmaktadır. Öte yandan; Osmanlı döneminde Megri (Fethiye)’ye bağlı 50 köyden biri olan Levissi’de 19. yüzyılda 3137 kişi yaşamaktaydı.

Tarihi binalar açısından “Açık Hava Müzesi” niteliği taşıyan Kayaköy’deki evler, ilk bakışta birbirine benzese de Türk ve Rum evleri farklılıklar göstermektedir. Çatı özellikleri ve ocaklık her iki kültürde de benzer özellik taşır. Bunun yanında; Rum evleri daha sık konumlanırken, Türk evleri daha geniş araziye yayılmıştır. Ayrıca, Rum evleri sıvasız olup Türk evleri sıvalıdır. Yamaçlara teraslar halinde yerleştirilen evler, 50 metrekareden büyük değildir. Konutlar, teraslar halinde birbiri üzerinde yer aldığından bu sayede  hiçbir ev diğer evin manzara ve ışığını kapatmaz. Bitişik nizamda inşa edilen taş evlerin üst katı,  genellikle iki oda ve bir sofa şeklinde dizayn edilmiştir. Ayrıca evlerin hayat bölümlerindeki ocak ve nişler dikkat çekmektedir. Evlerin alt katı ise, kiler olarak kullanılmaktadır.

Her konutun küçük ya da büyük bir bahçesi vardır. Bahçede; sarnıç ve fırın ile birlikte mahremiyetten dolayı bahçenin uzak köşesine konumlandırılan tuvalet bulunmaktaır. Kayaköy’deki evler, mimari açıdan üç grupta incelenir: bunlardan ilki, tek mekanlı yapılardır. Sarnıç ile giriş ve ana mekana sahip evler ikinci grubu oluşturur. Üçüncü grupta ise, çeşitli yapı ekleriyle karmaşık bir yapıya sahip olan evleri görmekteyiz. Evlerin konumundan dolayı sokaklar dardır. Sokaklar, taş döşemeli ve ortaları yukarıdan gelen suyu kanalize etmek için oluklar şeklinde düzenlenmiştir. Arazinin eğim durumuna göre sokaklarda taş basamaklar da yapılmıştır.

Kayaköy yerleşiminin merkezine yakın bir tepe üzerinde yer alan Taxiarhis (Yukarı) Kilisesi, yüksek bir avlu duvarı ile çevrilidir. 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen yapının bahçesine doğu yöndeki bir kapıdan girilir. Kilisenin atrium (avlu/bahçe) bölümü, siyah ve beyaz çakıl taşlarıyla oluşturulan mozaik bir tabana (opus vermiculatum) sahiptir. Beyaz dolgu içinde çoğunlukla siyah ve biraz da kırmızı taşlarla hareketlendirilen avlu tabanındaki mozaiklerde, daireler içinde girdap ve çiçek motifleri işlenmiştir. Moloz taş ve tuğladan inşa edilip kalın kırmızı bir sıvayla kaplanan yapı, doğu-batı doğrultusunda uzunlamasına dikdörtgen planlı olup tek neflidir.

Taxiarhis (Yukarı) Kilisesi

 

                                                 Narteks                                                                                        Narteks Tonozu

Taban Mozaiği

Yapının batısında üç kemerle dört birime ayrılan ve yanlardan açıklığa sahip yüksek bir narteks (kiliselerin batısındaki giriş bölümü) bölümü yer alır. Narteksin de tabanı siyah-beyaz mozaiklerle süslüdür. Bu bölümün altında içi günümüzde dolgu ile kaplanmış halde olan sarnıç yer alır. Narteksten geniş bir kapı ile yapının naos (kiliselerin iç mekanı/ana ibadet mekanı) bölümüne girilir. Geniş ve ferah bir iç mekana sahip kilisenin örtüsünü içte, kuzey ve güney yöndeki duvarların içine yerleştirilmiş sütunlara oturan kaburga tonozlar oluşturmaktadır. Doğudaki apsis bölümü ise beşik tonozludur.

 

                                         Güney Giriş Kapısı                                                                                Serafim Motifi

 

                                                    Naos ve Örtü Sistemi                                                                               Apsis

Kilisenin iki kat halinde düzenlenmiş pencereleri, naos bölümünün ferah bir hal almasındaki ana etmendir. Özellikle kilisenin üst örtüsünü oluşturan ve simetrik olarak kuzey ve güney yöne bakan, sivri kemerli tonozların içindeki pencereler dikkat çekmektedir. Ayrıca, alt kat pencereler ile kapı açıklıklarının söveleri (çerçevelikler) mermerdendir. İç mekanda sütunbaşlıklarının üzerinden tavana doğru yayılan mavi altlıklı çiçek ve geometrik süslemeli bezemeler görülür. Apsis yarım kubbesinde ise yine mavi renkli bir haç motifi işlenmiştir. Kilisenin tabanı da avludaki mozaik tekniği kullanılarak balıksırtı motifleriyle süslenmiştir.  

 

                                                 Süsleme Detayı                                                             Apsis Bölümündeki Nişler

Kayaköy’ün batısındaki Panaia Pirgiotissa (Aşağı) Kilisesi, Yukarı Kilise’ye nazaran daha korunarak günümüze gelmiştir. Bundaki en önemli etmen yapının 1960’lı yıllara kadar cami olarak kullanılmasıdır. Yüksek bir avlu duvarıyla çevrili olan kilisenin bahçesine doğu yöndeki kapıdan girilir. Avlunun güneydoğu köşesinde çan kulesi, kuzeydoğusunda küçük bir mezarlık ve batısında ise sarnıç bulunur. Burada dikkat çekici bir özellik olarak avlu duvarına güney yönden bitişik üç basamaklı bir oturma sırası oluşturulmuştur. Belli ki dini törenlerde kiliseye sığmayan halk, bu basamaklara oturarak törene katılmaktaydı.

Panaia Pirgiotissa (Aşağı) Kilisesi

Tamamen düzgün kesme taşlarla inşa edilen yapı, tek nefli ve nartekslidir. Yapıya; kuzeybatıdan, çapraz tonozla örtülü, yanlarda ve önde kemerli açıklığa sahip olan nartekse yakın bir kapıdan girilir. Batı-doğu yönünde uzunlamasına dikdörtgen plana sahip kilisenin tabanı, Yukarı Kilise’de olduğu gibi çakıl taşlarıyla oluşturulan mozaiklerle süslenmiştir ki naosa girildikten birkaç adım sonra tabana işlenen ve yapının inşa tarihini bildiren 1888 tarihi de mozaiktendir.

Taban Mozaiği

Kilisenin naos bölümü, oldukça yüksek tutulmuş olup kuzey ve güney duvar içindeki sütunlara oturan çapraz kaburga tonozlar içteki örtü sistemini oluşturmaktadır. Dıştaki örtü sistemi ise, kubbe haricinde Yukarı Kilise ile benzerlik taşımaktadır. Bu yapıda da iki kat pencere düzeni görülmekle birlikte pencere söveleri ve kemerlerde mermer kullanılmıştır. Yapının en dikkat çekici birimi, doğudaki ikonastasis (Ortodoks kiliselerinin naos bölümünü bema/apsisten ayıran  ikonalarla süslü paravan ya da duvardır) duvarıdır. İkonastasis’in bulunduğu bema bölümünün üzeri, yüksek kasnaklı bir kubbe ile vurgulanmıştır. Sütunçelerle bölmelere ayrılan ikonastasisin ortasında basık yuvarlak kemerli ve mermer söveli kapı açıklığı bulunur. Kapının iki yanında mermer sütunçelerle birbirinden ayrılan üçer açıklık yer alır. Kapının basık kemerli alınlığında iki melek figürü dikkat çekmektedir. Kapı üstünde; öne ve yukarı taşıntı yapan yanlara doğru düzelerek devam eden bir düzen görüyoruz. Bu düzen içindeki panolarda ve pano altındaki süslemelerde dini kompozisyonlar kullanılmıştır. Panoların herbirinde oniki dinsel bayramı (dodekaorton) ifade eden ikonalar, alttaki madalyonlarda ise İsa ve havarileri işlenmiştir. İkonastasis kapısından girilen apsis kısmı içten yuvarlak dıştan ise dışa taşıntılı olarak beşgen formludur. Apsisin ortasında dikdörtgen, apsis üzerinde çatıda göz pencere kullanılmıştır. Kilisenin iç mekanını, mavi zemin üzerine işlenen çeşitli bitkisel, geometrik ve figürlü kompozisyonlar süslemektedir. Ayrıca, kilisenin sedir ağacından 260x155 cm ölçülerinde ve Serafim melekleriyle süslü ahşap kapısı, 1971 yılında Fethiye Müzesi'ne taşınmıştır.

Naos ve İkonostasis Duvarı

 

Kilisenin Ahşap Kapısı

Kayaköy’de bu iki kilise yapısından başka halkın günlük dini ihtiyacını karşılayan çok sayıda şapel bulunmaktadır. Çoğu moloz taştan inşa edilen bu yapılar; dikdörtgen planlı, tonoz örtülü, tek kapılı, mazgal pencereli ve küçük boyutlu ibadet yerleridir. Kilise ve şapellerin yanı sıra erkek ve kız öğrencilerin eğitim aldığı okullar da yerleşimin diğer önemli yapıları arasındadır. Kız öğrencilere ait okul Turabi Çeşmesi’nin üzerindeki tepede yer alırken erkekler okulu Yukarı Kilise'nin kuzeybatısındaki tepe üzerindedir. Kızlar okulunun Fethiye Müzesi’nde sergilenen kitabesine göre yapıyı Lövisidi Kardeşlerin inşa ettirdiği belirtilmektedir. Sadece ilköğretimin yapıldığı okullarda öğrenim dili Rumca idi. Öğrenciler daha yüksek öğrenim için Rodos, Atina ve İstanbul'a gönderilirdi. Bunun yanında; Kayaköy yerleşiminin güneyinde günümüze sadece beden duvarları ulaşmış yel değirmeni bulunmaktadır. Öte yandan; kentin ticari alanlarının yer aldığı Yukarı Kilise çevresinde bugün tam olarak tanınmasa da kullanıldığı dönemin sosyo-kültürel yapısına ışık tutan kahvehane, kasap, manav, bakkal, kumaşçı gibi dükkânlar sıralanmaktaydı.

 

                                                                  Şapel ve Şapeldeki Fresko (Stavrosis-Çarmıhta İsa)

Turabi Çeşmesi ve Arkada Kız Okulu

 

Restorasyon Geçirmiş Altında Dükkanların Bulunduğu Konutlar

Afkule (Hagios Elefterios) Manastırı, Kayaköy’ün hemen çıkışında sağa doğru uzanan orman yolu üzerinde, yaklaşık 3 km.’lik mesafede yer alan Çevrik Kayalıkları denilen mevkinin alt tarafındadır. Patika bir yolla ulaşılabilen manastır efsaneye göre, Elefterios adında bir keşiş tarafından dilenerek topladığı aletlerle kayalara oyularak inşa edildiği ve bu keşişin ömrünün sonuna kadar burada çile çektiği kabul edilir. Ormanlık alanın içinde, gözlerden uzak bir yapıya sahip alanda iki katlı manastır binası, şapel ve sarnıç gibi kalıntılar günümüze harap da olsa ulaşmıştır. Ayrıca Kayaköy sakinleri, üç gün kutlanan Paskalya’nın ilk günü Yukarı Kilise’de dua eder, ikinci gün “Ayaparaskiri” Panayırı’nda eğlenir, üçüncü gün (temiz pazartesi) oruç tutar ve deniz kıyısındaki “Afkule Manastırı”nda dua ederdi.

 

Afkule Manastırı Yapıları

Gemiler (St. Nicholas) Adası, Kayaköy’den batıya doğru devam eden yolun sonundaki küçük koyun (Gemiler Koyu) karşısında yer almaktadır. Kayaköylü Rumlar, Yunanistan’a gitmek üzere Gemiler Koyu’ndan gemilere binerdi. Erken Hristiyanlık Dönemi’nin (4-5. yy) önemli ticari merkezlerinden biri olan Gemiler Adası’nda günümüze ulaşan önemli tarihi kalıntılar mevcuttur. Adanın güneyi, sarp kayalıklardan dolayı doğal bir savunma niteliği taşımakta, kuzeyinde ise doğu-batı doğrultusunda uzanan sur kalıntıları adayı boydan boya sarmaktadır. Adada büyük ölçüde yıkılmış dört kiliseyle birlikte şapel ve Zirve Kilisesini Doğu Kilisesine bağlayan kısmen yıkılmış tonozlu galeri kalıntısı da vardır. Bunun yanında; depremler nedeniyle liman ve tahılların saklandığı horrea yapıları suya gömülmüştür.

Gemiler Adası (Kültür Portalı)

Gemiler Adası’nın en yüksek noktasındaki Zirve Kilisesi, üç nefli olup narteks ve naosunun bir bölümü kayaya oyulmuştur. Narteksinin altında bir sarnıcı bulunur. Kilisenin doğu ucundaki apsis içinde synthronon (din adamlarının oturduğu sıralar) yer almakta olup önündeki templon ve altar, kazılar neticesinde ortaya çıkarılmıştır. Kazılarda ayrıca geometrik desenler ile mitolojik olayların yer aldığı taban mozaikleri de bulunmuştur. Kilisenin büyük bir yangın sonucunda yıkıldığı sanılmaktadır. Gemiler Adası’ndaki yapılar, genel itibariyle 5. ve 6. yüzyıla tarihlenmekte olup adanın 7. yüzyılda Arap akınları neticesinde yakılıp yıkıldığı kabul edilir.

Zirve Kilisesi (Kültür Portalı)

UNESCO tarafından “Dünya Dostluk ve Barış Köyü” ilan edilen Kayaköy; evleri, tarihi kiliseleri, fauna ve florasıyla zamanın akıp gittiği, dolu dolu geçecek anların birikeceği hayal ötesinde büyülü bir yerleşim. Bu nedenle Likya Yolu öncesinde mutlaka gezilip zaman geçirilerek yolun başlangıcında mini bir bir serüvene çıkmanızı öneriyoruz.